İmam Hasan Mucteba (a.s)`ın Şehadeti

İmam Hasan (a.s) hilafetten vazgeçip zahirde olan hilafeti Muaviye’ye bıraktıktan sonra Medine’ye döndü. [1] Orada İslami ilimleri insanlara öğretmek ve yaymakla meşgul oldu.

Ancak Muaviye hilelerinden vazgeçmedi; sözleşmenin imzalanmasından kısa bir süre sonra sözleşmenin şartlarını ayaklarının altına aldı. [2]

Muaviye, halifeliğin kendisinde ve ailesinde sonsuza kadar kalması için İmam Hasan’ı (a.s) öldürmeye karar verdi. İğrenç ve şeytani amacını gerçekleştirmek için İmam Hasan’ı (a.s) 4 kez zehirletdi. [3] Fakat Muaviye son kez İmam’ın karısı Eş’as’ın kızı Yahuda aracılığıyla İmam’ı (a.s) çok etkili bir zehirle zehirletdi. [4]

Muaviye’nin kendisine yaptığı bu alçaklık sonucu İmam Hasan (a.s) mide kanaması geçirdi, rengi ve durumu değişti ve şöyle dedi: “Bir kaç kez beni zehirlediler ama bu dördüncüsü kadar acısını görmedim” [5]

Cünede diyor ki: “Ölümüne sebep olan o hastalığı sırasında İmam Hasan’ın (a.s) yanına gittim. Önümde bir leğen gördüm. Muaviye (la`netullahi aleyh) tarafından kendisine verilen zehir sonucunda ağzındaki kanı o leğene akıttı. O hazrete: “Ey mevlam, neden kendini tedavi etmiyorsun?” sorduğum zaman buyurdu: “Ölümü ne ile tedavi edeyim?”  Bu sözü işitince, “İnnâ lillahi ve inna ilehi raciun” dedim. [6]

İmam Hasan (a.s.), hicretin 50. yılında 47 yıl yaşadıktan sonra, bilinen bir zehir sonucu şehadete ulaştı…[7] İmamın pak cenazesini cenaze namazından sonra, Rasulullahın (s.a.v) kabrini ziyaret etmesi [8] veya orada defnetmek için [9] Resulullah’ın kabrini başına götürdüler. [10]

Salabat bin Malik şöyle diyor: “İmam Hasan’ın (a.s) cenazesine o kadar çok kişi eşlik etti ki, iğne atsanız yere düşmez.” [11]

Benî Ümeyye bu olayı öğrendiğinde, insanların Peygamberimiz (s.a.v)’in ciğerparesinin cenazesine eşlik edeceklerini ve mübarek vefatına saygı göstereceklerini bildiklerinden, Dedesi Peygamberin (s.a.v) yanına defnetmesine engel oldular. Ayşe de oraya bir katır üzerinde geldi ve onları destekledi (Beni Ümeyye). [12]

Muhammed bin Müslim şöyle diyor: “İmam Bakır’ı (a.s) şöyle buyururken duydum:

“İmam Hasan (a.s) vefat vakti geldiğinde, kardeşi Hüseyin’e (a.s.) şöyle buyurdu:

“Kardeşim! Benim sana vasiyetim var, onu koru (yerine getir). Ben öldükten sonra, gusül ve kefenledikten sonra, beni dedem Resulullah’ın kabrine götür, onu ziyaret et, sonra da annemin kabrine götür. Beni Baki mezarlığına gömün. Bilin ki Humira (Ayşe)’den bana bir musibet gelecek – çünkü halk onun Allah’a, Peygamberine ve Ehl-i Beyt’e düşmanlığını biliyor.”

İmam Hasan (a.s) vefat edince onu Peygamber Efendimizin (s.a.v.) musallasının (cenazeye namaz kılınan yer) yanına götürdüler. İmam Hüseyin (a.s) cenaze namazını kıldı, ardından cenazeyi camiye götürdüler, oradan da Rasûlullah’ın kabrinin yanına getirdiler. Bu sırada casuslardan biri Ayşe’ye giderek: “Beni Haşim, Hasan’ın cesedini Peygamber’in yanına gömmek istiyor” dedi.

Bu sırada Ayşe hemen katıra binmiş. (İslam’da ilk katıra binen kadındı) O da geldi: “Oğlunuzu evimden çıkarın! O benim evime defnedilemez!  Resûlullah’ın tesettürünü yırtamazsınız!” dedi.

İmam Hüseyin (a.s) cevaben şöyle buyurdu: “Sen ve baban daha önce Resûlullah’ın tesettürünü yırttınız ve hoşlanmadığı kişilerin (Ebu Bekir ve Ömer) yanına gelmesine izin verdiniz. Ey Ayşe! Allah senin bu işin için seni hesaba çekecektir”. [13]

Hatta ünlü bir rivayette İbn Abbas’ın Ayşe’ye kızdığı ve şöyle dediği rivayet edilir: “Ey Ayşe! Dün bir deveye bindin. Bu gün ise katıra bindin. Korkarım yaşarsan, yarın bir file bineceksin. Senin miras hakkın sekizde birin dokuzda biri kadardır. Ama tüm mirası sen ele geçirdin. [14]

İbn Şehrashub şöyle diyor: “İmam Hasan’ın (a.s) cesedi ok yağmuruna tutuldu, (sonuç olarak) daha sonra İmam’ın (a.s) vücudundan 70 ok çıkarıldı [15]

İmam Hüseyin (a.s), kardeşi İmam Hasan’ın (a.s) vasiyeti üzerine Beni Ümeyye ile savaşmamış ve İmam Hasan’ın (a.s) cesedini Baki mezarlığına götürüp oraya defnetmiştir. [16]

İmam Hasan’ın (a.s) şehadet tarihi konusunda da ihtilaf vardır. Şeyh Mufid, İmam Hasan’ın (a.s.) Safer ayının 7’sinde şehadet ettiğini yazar. [17] Şeyh Abbas Kumi, “Kurratul-Basira” adlı risalesinde bu görüşü kabul etmiştir. İbn Şehreşub, Safer ayının 28. gününü İmam Hasan’ın (a.s.) şehadet günü olarak da bilmektedir. [18]

Şeyh Kulayni ve Hazzazi-Kummi de İmam Hasan’ın (a.s) Safer ayının sonunda şehit olduğunu söylüyorlar. [19] Ancak Safer ayının 7’si ile ilgili bir gelenek olduğundan, taklit edilen tüm müçtehitler, o günün de şehadet günü olarak kutlanmasında ısrar ederler.

[1] – “Tarihi-Taberi”, c. 4, s. 126.

[2] – “Şerhi-Nehcul-Belağayi-İbn Abil-Hadid”, c. 16, s. 15.

[3] – aynı cilt. 16, s. 10.

[4] – aynı cilt. 16, s. 11.

[5] – aynı cilt. 16, s. 49.

[6] – “Kifayetul-Eser, s. 226.

[7] – “Kafi”, c. 1, s. 461.

[8] – “Kafi”, c. 1, s. 302.

[9] – “İleluş-Şerayi”, c. 1, s. 225. “Evalim”, c. 16, s. 287.

[10] – “Tezkiretul-Hevass”, s. 213.

[11] – “el-İsabe”, c. 1, s. 331.

[12] – “Tezkiretul-Hevass”, 213.

[13] – “Menakib”, c. 4, s. 44.

[14] – “Usuli-Kafi”, c. 1, s. 302-303

[15] – “el-Heraic vel-Ceraih”, c.1, s.234

[16] – “İrşad, c. 2, s. 17 ve 19.

[17] – “Evalim”, c. 16, s. 277.

[18] – “Menaqib”, c. 3, s. 191.

[19] – “Kafi”, c. 1, s. 461. “Kifayetul-Eser”, s. 229.

etiketlerETİKETLER
Üzgünüm, bu içerik için hiç etiket bulunmuyor.
okuyucu yorumlarıOKUYUCU YORUMLARI

Sıradaki içerik:

İmam Hasan Mucteba (a.s)`ın Şehadeti