Bazı batı ülkelerinde hayvanları evde beslemek ve onlara bağlılık göstermek delilik seviyesindedir. Almanyada tıp eğitimi alan biri anlatıyordu: “Benim ev sahibim kendi köpeğini çok seviyordu. Ona sarılıyor, öpüyor hatta onunla birlikte uyuyordu. Ben bir gün onu uyararak dedim ki; o köpeğin vücudundakı mikroplar sebebi ile hasta olabilirsin. Ama o benim sözlerimi umursamadı. Ona bu konu hakkında kitabı gösterdikten sonra çok şaşırdı. Bana sordu ki, eğer köpekle temas etmek bu kadar tehlikeli ise neden alimler, doktorların kendileri evlerinde köpek besliyorlar? Dedim ki; “Bir çok şeyler vardır ki, sağlığımıza zararlıdır ama bazı doktorlar kendileri bu durumu umursamıyorlar. Örnek olarak sigara içmek gibi.
Amerikadaki dergilerden biri, köpek besleyen kadınlar arasında anket yaparak, onlara aşağıdaki soruları sordular:
75 Bin mektuptan ibaret olan cevaplarda sonuçlar aşağıdaki gibi oldu:
Açıkcası çok gariptir ki, köpeğin “manevi kişiliğe” sahip olduğuna inanıyorlar ve onun ölümü için ağlıyorlar. Ama özgürlük ve bağımsızlık için mücadele eden binlerce insan vahşetle katledilirken “medeni” insanların kalplerinde hiç bir duygu kıpırdaması olmuyor. Köpekleri kendi odalarında uyuta biliyorlar ama siyahi insanlarla birlikte hatta aynı sokakta bile yaşamak istemiyorlar. Köpek hastalanadığı zaman veteriner çağırıyorlar, ama binlerce insanın açlıktan ve hastalıktan ölmesi onları rahatsız etmiyor.
Şüphesiz hayvanlara ilgi, dikkat göstermek güzel insani özelliklerdendir. Ama yukarıda anlatılan şekilde hayvanlara aşk muhabbet beslemek en azından insafsızlıktır. Her gün dünyada binlerce insan açlıktan ölüyor, ama “medeni toplum”larda milyonlarla para köpeklerin süsleri için harcanıyor. Batı dünyasının bu tezahürleri insanı derinden düşünmeye sevk ediyor ve insanın aklına ister istemez şu soru aklına geliyor: Batı Medeniyeti Gerçektende mi İnsan Medeniyetidir?…
Batı`da Köpek “İnsan” oldu
Yorum Yaz